kendini tasavvufa adamaya karar verip ve materyalizmden uzaklaşıp bir lokma bir toka felsefesine girmeye çalışırken, kedim tokamı kaybettiğinde söylediğim cümle: "boşver eşyalara fazla bağlanmamak lazım. hem zaten ya kaybolursa diye aynısından iki tane almıştım öbürünü iyi saklayayım da o da gitmesin"*
işyerine gelenlerden bazılarının sorduklarıyla ilgili bir fikrim olmadığı halde,sırf gönülleri olsun diye anlamışçasına bilgi vermeye çalışıyorum.yok önemli bir şey olsa bir bilene sorarım da,'bunun nesini merak ediyorsun' denilecek cinsten sorular.
vampirler,bu itiraf tam olarak size değil.öncelikle yaptığım hatayı söyliyim ben çok yakın hem de en iyi arkadaşlarımdan birinin kalbini kırdım.başta onun bazı davranışları bana çok sıkıcı ve gereksiz geliyodu.ama sonra onun bana yapmasını istemediğim şeyleri ben ona yaptım ve ona karşı asla kullanmayacaağım kelimeler kullandım.biliyorum kalbi çok kırıldı ve son 3 gündür benim yüzümü bile görmek istemiyordur.ama başta yaptıklarım kendimce haklı şeylerdi.şimdi ondan özür dileyeceğim ve umarım bu yazım işe yarar.en azından pişman olduğumu görür ve beni affeder.
peki kelimesini boğmak istiyorum. nefret ediyorum diyecektim ama güzel ve naif bir insanın "nefret güzel bir şey değildir." demesi üzerine demeyeceğim.kızların çocuk taklidi yapmasına ayar oluyorum. yeşil eşofman altı giyenleri görünce azrail yoklamış gibi ürperiyorum-buna maalesef ki kızkardeşim de dahil-.
antep fıstıklı çikolata yerken kendinize "şu an dünyanın en mutlu insanı olmamam için bir sebep var mı" diye sorup sebep bulamayınca daha da mutlu oluyorsunuz.
hımm hımm hımm. hangisini desem acaba. kız kardeşimin sevgilisinin benim sevgilimden önce evlenme teklif etmesi bugün birazcık tamam biraz fazla offff çok fazla ayyyy dehşet canımı sıktı.
şu anda uzun zamandır istediğim, üzerinden bir sürü hayal kurduğum bir araba kullanıyorum çok şükür. * çok da memnunum. alıştığım serilik yok, biraz hantal bir araç, ancak o kadarcık da olsun aslanlar gibi dört çeker sonuçta minik arabam diyorum. bize hizmet eden eşyalara karşı da vefalı olmamız gerektiğini biliyorum, tüketim kültürüne karşıyım ben de.
ancak bir kaç haftadır gönlüme başka bir aslan düştü. görünce uzun uzun seyretmekten kendimi alamıyorum. sahipleri benim o bir karış açık ağzımla arabalarına baktığımı görse hoşlarına mı gider yoksa rahatsız mı olurlar bilmiyorum. plakasını bile ezberledim lan. 25 lz 8... beyaz nissan juke. kolay olmasa kendi plakamı bile ezberleyemem ben. gizliden gizliye arzuluyorum onu. vicdan azabı çekiyorum bu yüzden de, yıllardır istediğim jimmcik'e ihanet ediyormuşum gibi... geyik olsun diye yazmıyorum, bu duygularımın hepsi gerçek.
dün öğlen yemekte aldığım ve öğle arasında keyifle yerim diye sakladığım dondurmayı tepside unutarak kirlilerin arasına koydum. bunu da bir on dakika sonra fark ettim. öyle üzgünüm ki..
insanları çok ince ayrıntısına kadar incelediğim için acı çekiyorum. kimi iyi niyetli, kimi art niyetli farketmiyor, yaptıkları davranışlar bana sıkıntı veriyor ve art niyetli yapanlara da sesimi çıkarmıyorum, içime atıyorum.
çarşıda sokakta markette fotoğraf makineleri boyunlarına asılmış birtakım japonlara rastlayınca hemşerimi görmüş gibi içimi bir mutluluk kaplıyor ve anlamsızca sırıtıyorum.
iki ay kadar önce işten çıkıp, arkadaşlarla buluşacaktım şirkete çok yakın bir yerde, tam da bir sağa dönüş sırasında onlardan birisi aradı. ben de "birazdan ariyim seni trafikteyim" dedim, kapattım. bu sırada çok da yoğun olmayan trafikte arkamda bir karambol oldu sanırım ufak çaplı.
akabinde arkamdaki bir bmw hızlanıp sağıma yanaştı. sağ camım da açıktı, o da camdan hafiften sarkmıştı. bir baktım, bizim şirketten sima olarak tanıdığım, muhabbetim olmasa da kim olduğunu bildiğim bir eleman. ben saftirikçe kapı açık kaldı falan gibi bir uyarı yapacak diye beklerken, eleman okkalı bir küfür eşliğinde telefonla konuşmamamı söyledi. öyle bir dumur oldum ki ağzım açık kaldı. ve basıp gitti eleman.
adamın çalıştığı yeri, arabasını park ettiği yeri, gittiği spor salonunu ve benzer bir sürü şeyi biliyorum ve denk getirip sıkıştırmak için yanıp tutuşuyorum. arabasına aynı küfürü yazmayı, spor salonunda çantasına köpek boku koymayı düşünüyorum. tabi bunların hiç birini yapmicam, bana uymaz ama yine de itiraf işte *.
Gecenin bir yarisi acayip dus alasim gelmisken alamiyorum. Sebep; hane halki uyanmasin. Yalniz yasamanin gozunu seveyim dedigim anlardan birindeyim yine.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.